Hatırlayacağınız üzere bir önceki yazımda, insanın hayatı ile ilgili amaçsal arayışından yola çıkarak bu amacın “mutluluğa ulaşma” isteği olduğuna değinmiş, herkesin mutlu olmak istediği, ancak mutluluğu nasıl elde edeceği üzerinde tartışmıştım.
Sonuçta içinde yaşadığımız toplum ile etkileşim halindeyiz ve tek başına mutluluk söz konusu değil. Yani en yakın arkadaşımız, komşumuz ve hatta tanımadığımız herhangi birinin mutsuzluğunu görüp, kendimizin sahip olduğu mutluluğu sürdürmesi zor. Özellikle internet aracılığıyla sürekli “online” ve birbirimizle “bağlantılı” iken…
Bu durumda, nasıl bir davranış modeli insanın içinde yaşadığı toplum ile birlikte “sürekli mutlu” olmasına yardımcı olabilir? Sürekli olmasa bile hiç değilse “düzenli olarak”…
Eğer mutluluk bir hazine ise bizi o mutluluğa ulaştıracak bir haritamız olsa iyi olurdu!
Bizi mutluluğa ulaştıracak Hazine Haritası
Hazine Haritasını kurgularken, bir önceki yazımda “paylaşmayı” önerdiğimden bahsetmiş bunun ile ilgili kısa bir hikâyeye yer vermiştim. Hikâye, ermişin masadaki çorbayı paylaşmayı telkin eden şu sözleriyle sonlanmaktaydı:
“Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman…”
Ancak, özellikle teknolojik gelişmeler sonucunda yaşadığımız bilgi toplumunda, insanların kilometrelerce uzaklardaki her türlü bilgiye rahatlıkla ulaşması, isteklerin farklılaşmasını ve çeşitlenmesini de sağladı. Artık sadece annelerimizin çorbalarından değil, dünyanın farklı mutfaklarında yapılan çok çeşitli çorba tariflerinden de haberdarız.
Her birimizin istekleri farklı farklı, kitlesel üretimden bireysel tercihlere uygun üretim gerçekleşiyor. Böyle bir ortamda bizim paylaşacağımız şey karşımızdakinin damak zevkine ne kadar uygun olabilir?
Artık elimizdekini paylaşmak yetmiyorsa, bizi ve etkileşimde olduğumuz diğer insanları mutluluğa götürecek kurgu nedir?
İlham Ver ve Cesaretlendir!
Mal, hizmet, fikir ya da düşünce her türlü ürünün çok çeşitli olduğu günümüz dünyasında, biz bile kendimizin tam olarak ne istediği konusunda sürekli tereddüt yaşarken, başkası ile ne paylaşabiliriz ki bir de onu mutlu edebilelim?
Cevabım; ona ilham verin ve onu cesaretlendirin!
Artık birçok şeyi elde etmek geçmişe göre çok daha kolay, ama “ilham” satın alınabilir bir şey değil. Ancak birileri size “ilham” verebilir ya da içinizdeki “ilhamı” açığa çıkartabilir.
Dov Seidman “How” adlı kitabında, iş yaşantısında başarının sırrı ile ilgili arayışında ilham veren liderlere ihtiyaç duyulduğundan bahseder. Seidman’a göre ilham, insanlığın nihai yenilenebilir enerji kaynağıdır.
Çok satanlar listesinde yer alan “Drive” kitabının yazarı Dan Pink de insanları harekete geçirmenin öneminden bahsetmekte ve bunun nasıl gerçekleşeceği arayışını yaparken, sonuçta, insanlara inandıkları “bir amaç” vermenin önemini vurgular. Pink, tıpkı “kar maksimizasyonunda” olduğu gibi “amaç maksimizasyonun” sağlanması gerektiğinden bahseder.
Seidman adı geçen kitapta, Pink ile paralel düşüncede, ilham etkisindeki kişilerin sahip olduğu “daha büyük bir amacı” vurgulamaktadır.
Yukarıda bahsettiğim günümüz koşullarında paylaşımlarımız, ilham verme ve cesaretlendirme doğrultusunda ise hem bizi hem de etkileşimde bulunduğumuz insanları mutlu edecektir.
Harekete geç!..
Daha iyi ve daha güzel şeyler yapmak konusunda size ilham verildiğini ve harekete geçirmek için başkalarının sizi cesaretlendirdiğini bir hayal edin!..
Mutlu olmaz mıydınız?
O zaman önce siz, bu hayali gerçekleştirmek için başkalarına ilham vermeye ve onları cesaretlendirmeye başlayın…
Ancak böylece içinde yaşadığımız ya da yaşamadığımız ama etkileşimde olduğumuz tüm toplum ile beraber “sürekli ya da düzenli mutluluğa” ulaşabiliriz…
İbrahim H. KAYRAL
Not: “Hazine Haritası”, ilk yazım için tıklayınız.