Başta ABD olmak üzere, ülkemizde de özellikle sosyal medyada gündemde olan Ahmed Mohamed’i sanırım birçoğumuz tanıdı artık. Henüz duymayanlar için geçtiğimiz günlerde ABD’de yaşanan olayı kısaca özetleyelim.
Ahmed, mühendisliğe ilgisi ve yeteneği olan Teksas’ta yaşayan bir öğrenci. Kendisini geliştirmeye meraklı, bu merakını okul dışında da sürdürüyor, evinde kendi başına bir saat geliştiriyor. Tabi ertesi gün bu çalışmasını öğretmenleri ile paylaşmak üzere okula götürüyor. İşte gündeme oturan olay tam da burada karşımıza çıkıyor.
En hafif tabirle bir yanlış anlaşılma sonucu, siyasi ve sosyolojik arka planında islamofobi ve/veya ırkçılık yattığı tartışılan bir yaklaşım ile 14 yaşındaki Ahmed, öğretmeninin uyarısı sonucu, okul tarafından polise teslim ediliyor. Çalışmasının öğretmenleri tarafından takdir edilmesini beklerken müdürün odasına çağrılan Ahmed, bomba yaptığı iddiasıyla kelepçeleniyor.

Mohamed’in ellerindeki kelepçenin sebebi ise ev yapımı saatin bombaya benziyor olması. Bu arada öğretmenin karışık tellerle birlikte çanta içerisinde gördüğü bir saati, bir müslümanın ellerinde görmesi meselesini uzun zamandır bilinçli olarak sürdürülen Bush dönemi propogandanın bir çıktısı, bir Hollywood etkisi olarak yorumlayıp tartışmak da mümkün. Ama olayın bu boyutunu sosyologlara ve uzun süre dillerinden düşürmeyeceklerini düşündüğüm siyasetçilere bırakalım isterseniz.
Başına gelenler ortaya çıktıktan sonra sosyal ağlarda ciddi bir destek buluyor Ahmed. Özellikle #IStandWithAhmed etiketi altında destek mesajları atılmaya başlanıyor. Bir anda çığ gibi büyüyen destek mesajlarını fark eden Hillary Clinton’da bu desteğe katılıyor ve Ahmed’e destek tweeti atıyor. Arkasından ABD Başkanı Obama’dan gelen tweet ise bu konuda devletin en üst düzey duruşunun bir özeti niteliğinde oluyor. Obama, Ahmed’e attığı tweette “Havalı saat, Ahmed. Bunu Beyaz Saray’a getirmek ister misin? Senin gibi bilimi seven daha fazla çocuğa ilham olmalıyız. Amerika’yı büyük yapan budur.” diyor.
Ardından kurumsal anlamda inovasyonun, ilhamın, hayal kurmanın kurumsal merkezleri olan Google, Facebook, Twitter gibi markaların ve patronlarının destek tweetleri ve davetleri geliyor. Şu anda Ahmed, hayal kurmanın, deneyip gerçekleştirmenin önündeki engellere karşı duruşun sembolü haline gelmiş durumda. Eğer Ahmed, krizden doğan bu fırsatı çalışarak, üreterek değerlendirirse önüne güzel kapılar açılacaktır.
Olaya Ahmed açısından baktığımızda aslında dünya çapında haber olacak bir buluşa imza atmış diyemeyiz elbette. Ama Ahmed’in olayından çıkartılacak dersler hem okullarda, hem de iş yaşamında daha iyisini ortaya koymak için mücadele eden her bireye anlatılacak bir hikâye olacaktır diye düşünüyorum.
Ahmed’in hikâyesinden çıkartılacak dersin ana teması ise bana göre şu şekilde olacaktır. “Hayallerinizi gerçekleştirmek için çalışmaya her zaman devam edin. Etrafınızda, çalışmalarınızı farklı yorumlayacak, olumsuz değerlendirecek, yetersiz görecek, hatta topluma ve kendisine tehdit olarak algılayacak kişiler ve önyargılar olacaktır. Bu kişiler ve vücut bulan önyargılar, sizlerin en çok saygı duyduğunuz veya bilgi birikimi açısından sizden önde olduğunu düşündüğünüz yöneticileriniz, öğretmenleriniz ya da büyükleriniz ve arkadaşlarınız olacaktır. Siz yine de yılmayın ve hayalleriniz için çalışmaya devam edin.”
İbrahim