Direksiyon Sende…
Trafikteki davranışlarımızı toplumsal sorunlarımız ya da güçlü yanlarımızın tespiti açısından önemli buluyorum. Toplumunun her kesiminin din, dil, ırk, gelir, eğitim farkı gözetmeksizin ortak kurallarla belli hedeflere ulaşma çabasının en güzel günlük örneklerini trafikte bulabilirsiniz çünkü…
Hedeflerimize ilerlerken nasıl davranışlar sergiliyoruz, trafikte en yalın haliyle görebilirsiniz.
Kişilere dair en iyi ipuçlarını trafikte gözlemleyebilirsiniz.
Mevcut sosyal ortamlarında farklı davranışlar, öğütler, söylemleri ortaya koyarken trafikte farklılaşan insanları hayretle izleyebilirsiniz. Örneğin trafikte;
Kötü konuşmamasını öğütlediği halde çocuğunun yanında küfür eden anne ya da babalara…
Canına çok değer veren ama emniyet kemeri takmaktan rahatsız olanlara…
Kul hakkı yemenin ne kadar günah olduğundan sürekli bahseden ama başkasının park yerini, yolunu kapmakta(!) sorun görmeyenlere…
İki şeritli tıkalı trafikte, sağdaki boş üçüncü şeritten ‘basıp’ soldaki şeride ‘burnunu sokuşturanlara’…
Bir de yol alamayınca saldırganlaşanlara…
Aracını kaldırıma park edenlere…
Ambulansın peşine takılan uyanıklara (!)…
Kırmızı ışıkta ya da uygun durumlarda yayalara yol vermek için duran, yavaşlayan öndeki araca, kornayla ‘selam(!)’ verenlere…
Alkollü araç kullananlara…
Daracık ara sokaklarda bile hızlı sürenlere…
…
Liste uzar gider…
Bunlar benim ‘şöyle bir düşündüğümde’ ilk aklıma gelenler. Eminim sizin de bunlar gibi ve hatta daha vahimleri aklınıza gelmiştir.
Sonuçta hepimiz kaybediyoruz; canımızı, malımızı, sevdiklerimizi…
Güne stresle başlıyor, eve gergin gidiyoruz…
Birbirimize kinleniyor zarar veriyoruz…
Geçtiğimiz yılın TUİK verilerine göre yaklaşık 1.3 milyon kaza oluyor. 4 bin ölüm, 270 bin yaralanma… Ailelerin acısı, dramı…
En önemlisi bunların %90’ı sürücü kaynaklı. Yani direksiyon kimdeyse o belirliyor gidişatı…
Ne kadar izole bir hayat yaşarsanız yaşayın, arkadaşlarınızı ‘doğru’ seçerseniz seçin. Trafikte yanınızdan geçen, arkanızdan gelen ‘arkadaşları’ seçemiyorsunuz.
Mevcut ortamınızda ne söylerseniz söyleyin, neyi savunursanız savunun; sonuçta trafikteyken davranışlarınız ‘gerçek’ olan…

Yılda yaklaşık 17-18 milyon aracın trafiğe katıldığı bir toplumda daha çok bilinçlenmeye, daha sağlıklı düşünmeye yaşam kalitemizi artırmak için hepimizin ihtiyacı var.
Yol kapmanın değil, yol vermenin;
Hızlı gitmenin, makas atmanın, şerit kapmanın değil, şeridinde sabırla gitmenin;
Yayaların üstüne sürmenin değil, onlara öncelik tanımanın marifet olduğu, erdem sayıldığı bir trafik hayal edin…
Trafikte davranışlarımızı geliştirirsek, eminim toplumsal olarak diğer birçok alanda da gelişeceğiz.
Ve en önemlisi şikayet ettiğimiz diğer toplumsal konulardan farklı olarak, toplumsal gelişime katkı sağlamak açısından trafikte her sürücü eşit şansa sahip.
Yani direksiyon sende…
İyi haftalar…
İbrahim H. KAYRAL
Not: Beğendiğiniz yazıları paylaşmayı ihmal etmeyin