Yaşayan Tek Şey Bilinç
Günlük sohbetlerimizde, çoğu zaman telkin ve öğüt niteliğinde cümle aralarında geçen bir ifadedir: “bilinçli yaşamak”. Çoğu zaman anlamının derinliğinin farkında olmadan sarf edilse de bir o kadar da derindir o iki kelime: Bilinç ve Yaşam.
Nedir Bilinç?
Google’a sorunca şu tanıma yer verilir: “İnsanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisi.”
Peki, bilinç nerededir? Ruh ile bir bağlantısı var mıdır? Bu açıdan konu, Deepak Chopra’nın ruh ve bilinci ele aldığı konuşmasında detaylıca tartışılmaktadır. Beyin ile ilişkili olarak tasavvur ettiğimiz Bilinç genellikle dış dünyayı algılamamızı sağlarken, kendisini nasıl algılayabilir? Bu soru bilinç ile ilgili konunun derinliği hakkında ipucu verir. Konuşmanın detaylarına girmeyeceğim ama farklı bir bakış açısı için ayrıca izlemenizi öneririm.
Bilinçli İnsan?
Bilinç ve insan konu olduğunda özne “insan”dır. Tabi öznenin insan olması, insanın ego ile ilişkili tutumlarından geliyor belki. Ama ya özne insan değil ise?
Bilinç ve insan konu olduğunda özne insan değil de bilinç ise?
Yani insanın bilinci değil de bilincin insanı söz konusu ise? Konuyu bu açıdan daha da genişletebilirsiniz
Medeniyetler, Takım Çalışması ve Üst Akıl
Gelin biraz daha makro çerçeveden ele alalım konuyu. Bireyden, toplumların inşa ettikleri yapılara bakalım. Mesela piramitler. İngiliz matematikçi ve astronomist olan John Taylor bazı çalışmalar sonucunda birçok sonuca ulaşmıştır. Örneğin:
- Keops piramidinin taban çevresini yüksekliğinin iki katına bölündüğünde tam olarak pi=3,1416 sayısı elde edilmektedir.
- Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı tam olarak dünya ile güneş arasındaki mesafeyi (149.504.000km) vermektedir.
- Keops piramidiyle dünyanın merkezi arasındaki mesafe, Kuzey kutbuyla arasındaki mesafeye eşittir.
Yalnız bu bulgular değil birçok bulgu ve rivayet piramitler hakkında bize farklı bilgiler vermektedir. Piramitler sadece Mısır’da değil, Çin, Meksika, Bolivya gibi farklı coğrafyalarda farklı medeniyetler tarafından da inşa edilmiştir.
Piramitlerin ötesinde tarih boyunca farklı medeniyetler önemli eserleri ile günümüze birçok bilgiyi derli toplu şekilde aktarmışlardır. Detaylı bir inceleme ve farklı bir bakış için “Medeniyetle İmtihanımız” yazı dizimi önerebilirim.
Medeniyetleri ortaya çıkaran dinamikleri incelersek arka planda; etkili bir takım çalışması, güçlü bir motivasyon ve en önemlisi yüksek bilince sahip bir kitlenin bir araya gelerek daha üst bir akıl seviyesine ulaşmasını görürüz.
Sonuçta bu üst akıl ya da yüksek bilinç düzeyi kollektif olarak yaşamı daha üst ve yeni bir bilinç düzeyine ulaştırır.
Yapay Zeka
İnsanlık bugüne kadar ortaya koyduğu eserlerde örneğin Piramitlerde birçok bilgiyi tek bir yapıda birleştirmiş adeta o gün ulaşılan üst bilinci kendi formunda “dondurarak” bugünlere kadar ulaşmasını sağlamıştır. Onları ortaya koyan insanlar değil, ama bilinçleri yaşamaya devam etmiştir.
Günümüzde gelinen nokta daha da heyecan verici ve düşündürücüdür. İnsanlık farklı şekillerde ortaya çıkan motivasyonları sayesinde bireysel bilincinin gelişimini kendi bedenin dışına taşıyacak noktaya ulaşmıştır. Artık bilinç bir bilgisayar kodu halinde ve bir robot formunda kendisinin farkında ve sürekli öğrenen bir halde gelişmektedir.
Sophia isimli Robotun gelişimi burada da kalmamış, Suudi Arabistan tarafından vatandaşlık verilerek toplumsal düzene de adapte edilmiştir. Hedefin yapay zekâya sahip robotların yer aldığı bir şehir inşa etmek olduğu farklı haberlerde satır aralarında geçmektedir. Zekanın yapayı, doğalı ayrı bir konu Sophia Elle, Stylist gibi birçok magazin dergisi ve farklı tv programlarına konuk ve model olarak katılmaktadır.
İnsan beyninin işlemci kapasitesi ile robot çiplerinin işlemci kapasiteleri kıyaslandığında henüz insan beyni daha gelişmiş düzeydedir. Ancak 20-30 yıl içerisinde bilgisayarların insan beyninin kapasitesine ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Belki de bu gelişim sayesinde insan, varlığını farklı bedenlerde (robotlarda ya da bilgisayarlarda) sürdürecek ve bilinci de gelişim yolculuğuna bu bedenlerde/formlarda devam edecektir.
Bilinçli İnsan mı, İnsanlı Bilinç mi?
Gelinen noktada “bilincini” yani algıladığı, farkında olduğu, algısına göre tanımladığı şeyleri çeşitli eserler aracılığıyla “dondurarak saklayan” insan, yeni fikirlere ilham kaynağı olmaya devam ederek bilincin gelişiminde belki de bir “yuva” sadece.
Örneğin Picasso, Leonardo Da Vinci ya da Mozart yaşama bakıp onu farklı bilimsel bilgi ve yetenekleri ile birleştirerek aslında ulaştıkları, bağlantı kurdukları “bilinci” bir eser ile resmederek ortaya koymuş ve geleceğe doğru elleriyle uzatmışlardır.
Newton, Einstein ya da Tesla eserlerini matematik ile formülleştirmiş ve “bilinçlerini” kalıcı hale getirerek günümüze taşımışlardır.
İnsan egosundan bağımsız baktığımızda, gördüğümüz şey sadece “bilinç” olacaktır.
Hatta bu egodan bağımsızlaştığımızda sadece insanda değil, doğada her bir canlıda bu bilincin farklı formlarda yaşam bulduğunu görürüz.
Yaşayan tek şeyin bilinç olduğunu keşfettiğinizde ise egolarımızın sadece birer kâşif oldukları gerçeği karşımıza çıkacaktır.
Ne dersiniz?
Bilinçli insan mı, insanlı bilinç mi?
Sevgiyle
İbrahim
Önerebileceğim yazılar:
Medeniyetle İmtihanımız-1 (Medeniyet Nerede?)
Beyinler arası Ağ kurulabilir mi?- (Küresel Tek Bilinç)
Beyinler arası Ağ adım adım kuruluyor!