Sömestr Tatilinde Ne Yapsak?

Sömestr tatilinde duyarlı velilerin en önemli kaygısı çocuklarıyla nasıl daha kaliteli vakit geçirecekleridir. Okul döneminde rutin devam eden süreç, iki hafta boyunca yerini güzel zaman geçirilecek önemli bir fırsata dönüştürür…  

Şehir dışı ya da şehir içinde çeşitli planlar yapılır. Planlanan etkinlikler, hava koşulları ve maddi duruma göre farklılaşabilmektedir. Bu dönem AVM’ler için de önemli bir fırsattır, ailelerin vakitlerini buralarda geçirmesi her anlamda kazanç sağlayacağından reklam panolarında çok çekici resimlerle çocukları cezbedecek etkinlik resimlerine rastlamak mümkündür. Ama gerçekte o etkinlikler resimlerdeki kadar “çekici” olmayabiliyor. En azından kalabalıklarla boğuştuğunuza değmiyor… 

Oğlumla, fırsat buldukça AVM’lerden uzak etkinlikler planlıyoruz. Çoğu zaman parkları tercih ediyoruz mesela…

Kış aylarında AVM dışında ne yapabiliriz?

Özellikle soğuk kış aylarında salgınların yaygın olduğu kapalı mekânlardaki kalabalıklara (soğuklardan korunmak için) karışmaktan çok (salgınlardan korunmak için) açık alanlarda, biraz da kalın giyinerek, vakit geçirmeyi tercih ediyoruz. Tabi daha farklı etkinlik alanlarını da araştırıyoruz.

İşte bu alternatiflerden birisi de müzeler. Müzeler, özellikle öğrenme çağında olan çocuklar için önemli fırsatlar sunduğu kadar yetişkinlere de hitap ediyor. Bu açıdan müzeler, büyüklerle küçüklerin ortak vakit geçirebilecekleri güzel buluşma platformları bence.

Dünya çapında araştırıldığında müzeciliğin çok eskilere dayandığı görülüyor. Örneğin, ABD’de Charles Müzesi’nin ilk “halk müzesi” olarak 1773 yılında açıldığını görüyoruz. 1793′te Fransa’da bulunan Louvre Sarayı’nda da bir müze kurulmuş ve burada Avrupa’nın birçok ülkesinden elde edilen hazineler ve savaş ganimetleri sergilenmeye başlanmış. Bu dönemde Berlin, Madrid, Prag, Münih gibi birçok şehirde önemli müzeler açılıyor.

19 yy.da da önemli müzeler hizmete girmeye başlıyor. Bunlardan birisi de dünyanın en büyük müzelerinden olan Amerikan Tabiat Tarihi Müzesi, 1874′te hizmete açılıyor. Müze, girişin ücretsiz olması ve yılın 364 günü açık olmasıyla, dünyanın en çok ziyaret edilen doğa tarihi müzesi. Müzede bitkiler, hayvanlar, fosiller, mineraller, kayaçlar, meteorlar ve insan yapımı kültürel ürünler olmak üzere toplam 126 milyon örnek bulunuyor.




MTA Tabiat Tarihi Müzesi

MTAİşte ülkemizde de böyle bir müze, Başkent Ankara’da Tabiat Tarihi Müzesi, kapılarını okuyan, araştıran kitleler kadar vaktini kaliteli geçirmek isteyen ailelere de ücretsiz olarak açıyor.

Türkiye’deki bu ilk Tabiat Tarihi Müzesi, 1935 yılında Ulu Önder Atatürk’ün direktifleri ile kurulan Maden Tetkik Arama Enstitüsü bünyesinde 1968 yılında açılmış. 24 Mayıs 2011 tarihinden itibaren de bugünkü binasında hizmet veriyor.

6 farklı bölümden oluşan 3 katlı Müzenin teşhir salonlarında, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden derlenmiş, önemli ve değerli, çok sayıda örnek bulunuyor.

Müze hakkında internette biraz bilgi edindikten sonra oğlum ve arkadaşları ile birlikte biz de yakınımızda yer alan bu şansı değerlendirdik. Çocukların dinozorlara olan ilgisi, farklı hayvanların fosil örnekleri, gezegenler, maketler derken müze öğrenme ve eğlence merkezi haline dönüşüverdi bizim için.  Mağara

Girişte sizi karşılayan ve Güneş Sisteminde yer alan gezegenlere ait maketler çocuklar kadar büyükler için de görsel olarak tatmin edici. Aynı katta Aytaşını, yıldırım düşmesi sonucu kayaçların yüksek sıcaklıkta ergiyip soğumasıyla oluşan Yıldırımtaşını ve yine Göktaşlarını görebiliyorsunuz.

Bir üst kata çıktığınızda yaşamın başlangıcından günümüze kadar geçen süreçte tek hücrelilerden, çok hücrelilere, omurgasız ve omurgalılara, memelilere ve primatlardan modern insana canlıların geçirdiği evrimi gözlemliyorsunuz.

Bu alanda sergilenen fosil örnekleri etkileyici… Tarih öncesi insanların kullandığı alet malzemelerin sergilendiği bölüm ve Türkiye’nin hayvan ve bitkilerine ait güncel örneklerin canlandırma vitrinleri görülmeye değer. Yine bu katta yer alan mağara modeli özellikle çocuklar için ilginç bir ortam olmuş.

Fosillerİkinci katta ise Mineraloji Bölümü yer alıyor. Bu bölümde yerkabuğunun yapı taşları olan mineraller, kayaçlar, göz alıcı renklere ve çekiciliğe sahip kristaller ve süs taşları sergileniyor. Aynı katta yer alan madencilikte kullanılan kırma, ezme, öğütme taşları ve havanlar, ahşaptan yapılmış kürek, kazma ile cevher taşıma tekneleri, ziyaretçilerin örneklerine başka yerlerde pek rastlayamayacakları detaylar.

Müze daha birçok alanda sergilenen örnekler ile çocuklarınızla birlikte mutlaka görülmesi gereken yerlerden.

Biz gittik, gördük, öğrendik ve eğlendik.

Size de tavsiye ediyoruz.

Herkese iyi tatiller…

İbrahim H. KAYRAL

Not: MTA Tabiat Tarihi Müzesi Tanıtım Filmini izlemek isterseniz tıklayın.

Fikrini belirt, sesini duyur.