Geleceği Çocukların Hayalleriyle İnşa Etmek
Çoğumuzun bildiği bir Kızılderili atasözü vardır
“Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık.”. Konu çocuklar olduğu zaman yetişkinler mutlaka bu sözü konuşmalarının bir yerinde kullanırlar. Peki ya uygulama? Bu sözü hayata geçirebilirler mi?
Doğa ve Çocuk
Toplumsal alanlarda, genellikle doğa, çevre kirliliği gibi konular söz konusu olduğu zaman gündeme gelir çocuklara bırakılacak gelecek.
Çevreyi kirletmeyin, kaynakları doğru kullanın çocuklarımıza kullanabilecekleri doğal bir çevre bırakmayacaksınız mesajları ardı ardına verilir, buna yönelik uygulamalar cılız da olsa hayata geçirilir.
Bu konudaki düşüncelere ve çocuklarımıza daha güzel bir çevre ve dünya bırakılması konusunda söylenen ve yapılanlara, bu alanda gösterilen çabaların tamamına katılıyorum.
Ancak yazımın konusu sözün doğa ile ilgili kısmı değil.
Çocuklarımıza bırakacağımız geleceğin odağı sadece tüketip tüketmediklerimiz mi?
Belki de çocuklarımıza bırakacağımız geleceğin anahtarı yine çocuklarımızdadır, değil mi? Bunu aşağıda tartışacağız ama önce hayal kurma ve girişimcilik açısından konuyu ele alalım.
Elon Musk
Son günlerde dünya gündemine farklı bakış açısı ve girişimci hamleleriyle oturan, en son Türkiye ziyareti ile de ülkemizde daha çok tanınır hale gelen bir yatırımcı.
Musk’ın hayali, Mars’a gitmek. (Gerçi biz yıllardır Tavlada Marsa gidiyorduk 🙂
Tabi bu hayal; insanlığın Dünya gezegenini, kaynakları, doğayı (Kızılderililerin uyarılarını dikkate almadıkları için olabilir) eninde sonunda tüketeceği ve yaşanacak yeni bir gezegene ihtiyaç duyacağı öngörüsüne dayanıyor.
Bu fikrini uygulayabilmek için roketlerle çeşitli denemelerde bulunuyor. Bu yatırımlarını finanse etmek için de farklı girişimlerde bulunuyor.
Elon Musk’ın farklı fikirleri ve bu fikirleri hayata geçirme, uygulama yöntemleri var. Dünyayı algılama biçimini daha iyi anlamak için Ashlee Vance tarafından Musk hakkında kaleme alınan “Tesla, Spacex ve Muhteşem Geleceğin Peşinde” kitabını ilgiyle okuyorum.
Yeni fikirlerle buluşma biçimi, bunları hayata geçirebilmek için neler yaptığı, denemeleri, başarısızlıkları, başarıları vs. birçok örnekten bahsediliyor kitapta.
Kitabı okurken günümüzden daha çok geleceği hayal ediyorsunuz.
Musk’ın düşünüş biçimi, özellikle günü kurtarmaya çalışan dünyalılarla, geleceği inşa etmeye çalışan dünyalılar arasındaki farkı görmek açısından önemli. Ama geleceği inşa etmek için daha iyisini yapabiliriz ya da yapmalıyız.
Çocuklar, Hayal Dünyası ve Gerçeklik Algısı
Geçtiğimiz günlerde araçta yol alırken oğlumla sohbet ediyoruz.
Ara ara bana sorular sorar birlikte üzerinde tartışırız. Bazen de çevrede gördüklerini merak eder, tahmin yürütür ya da bana sorar konu konuyu açar, trafikteki sıkışıklığı fırsata dönüştürürüz.
Yine geçenlerde yaptığımız bir yolculuk esnasında uzakta bir binadan çıkan yoğun dumanı gördü, önce bu dumanın çevreye zarar verme potansiyelini değerlendirerek enerji çeşitleri ve bunların kullanımı hakkında sorular sordu, uzun uzun konuştuk. (Trafik ilerlemeyince daha çok zaman buluyoruz.)
Sonra aynı dumandan yola çıkarak konuyu fizik ve sanatsal açıdan yeniden ele aldı ve gökyüzündeki dumanın aslında çok uzakta olduğu için hareketsiz gibi durmasının görsel bir yanılsama olduğunu, hareketli bir gerçeklik değil de resim gibi durduğunu söyledi.
Gökyüzünde gördüğümüz o dumandan açılan konular, buraya kadar bizim için sıradan konuşmalardı. Ama bombayı son noktada patlattı;hani duman resim gibi duruyor ya, belki de o ve gördüğümüz her şey gerçekte bir resimdir ve çok yetenekli bir ressam tarafından çizilmiştir. Belki biz de bir resim gibi sadece çizilmişizdir, tıpkı çizgi film gibi…
Bu düşünce felsefeye veya Matrix gibi bilim kurgu filmlerine ilgi duyan birçok yetişkin için artık normal kabul edilebilecek düzeyde olabilir. Ama 9 yaşında bir çocuk için bu fikrin gündelik bir konu içerisinde ele alınması, bana sorarsanız farklı bir hayal gücü ve özgürlüğün sonucu, çocuklardaki farklı görü ve hayal kurma yeteneğinin ve potansiyelin ifadesi.
Şimdi tekrar yukarıdaki sorumuza dönelim!
Çocuklarımıza bırakacağımız geleceğin anahtarı yine çocuklarımızda olabilir mi?
Çocukların Hayalleri ve Gelecek
Teknoloji, sosyal ortam, gelenekler ve özetle çağ eskisine oranla çok daha hızlı ve bilgi yoğun şekilde sürekli gelişiyor. Yetişkinlerin mevcut düşünce yapısı, aynı veriyi işleme potansiyeli ve şekli çoğu zaman çocuklar kadar özgür olamayabiliyor.
Örneğin, kıtalar arası görüntülü konuşmayı çocukluğunda hayal bile edemeyen bir yetişkinin öğrenilmiş çaresizliğine hapsolmuş şaşkınlığı ile bu imkânı daha doğuştan kullanan ve “dünya zaten böyleydi” olarak zihninde kodlayan bir çocuğun hayallerindeki bağımsızlık ve hayal dünyasının gücü kıyaslanamaz bana sorarsanız.
Çocukluğunda çok temel basit bilgilere ulaşmak için tek bir ders kitabına bile ulaşmanın mücadelesini veren bir yetişkin ile daha doğmadan anne karnında kendisine klasik müzik dinletilerek, doğduktan sonra her yaşına uygun şekilde her konunun detaylarıyla, farklı versiyonlarıyla, farklı şekillerde anlatıldığı internet sayesinde ortaya çıkan bilginin muhatabı olan şimdinin çocukları bir tutulabilir mi?
Bana sorarsanız, geleceği hayal etme konusunda şimdiki çocukların kapasitelerini, bir nevi “düşünce/fikir tohumları” gibi zihninizde canlandırabilirsiniz. Bilinçli bir şekilde ne kadar eker, bakar, beslerseniz, o kadar güzel ve insanlığa faydalı fikre şimdiden onların temiz hayal dünyalarından ulaşabilirsiniz.
Böylece şimdiki çocuklar kendi geleceklerini biz yetişkinler aracılığıyla inşa edecektir.
“Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık.”. sözü bugüne kadar daha çok mevcut kaynakları, doğayı doğru ve etkin kullanmaya ve gelecekte yine yetişkinlere devretmeye yönelik olarak yorumlanıyordu. Özne yetişkinlerdi.
Bana sorarsanız artık bu sözü; geleceği çocukların hayallerine uygun şekilde şimdiden inşa etmek üzerine, potansiyelimizin nasıl değerlendirebileceği şeklinde yorumlamamız gerekiyor. Öznenin çocuklar olması gerekiyor.
Mesela soralım çocuklara:
Nasıl bir gelecek düşlersin?
Nasıl bir teknoloji?
Nasıl bir okulda okumak isterdin?
Nasıl bir şehirde yaşamak isterdin?
İletişim için telefondan farklı yöntemler, araçlar neler olabilir?
Sence insanlara yeni duyu organları eklenebilir mi? Olsa neler olmasını isterdin?
Bu televizyonun tasarımı sence daha kullanışlı olabilir mi?
Gelecekte sence…?
Soruları artırabilirsiniz.
Sonra da alacağımız cevaplara göre çözümleri şimdiden üretmeye başlayalım.
Rastgele değil ama, sistematik şekilde, üretim odaklı…
İnovasyon, yatırım, bilgi çağı vb. altın sözcüklerin açacağı geleceğin kapılarının anahtarı çocukların hayal gücüdür.
Özellikle şirketlerin Ar-Ge departmanları, okul yönetimleri, öğretmenler, üniversiteler eminim bu konuda çok daha güzel ortamlar sağlayabilir, farklı projeler ile değerlendirilebilirler bu yaklaşımı.
Bu konuda farklı ulusal ve uluslararası güzel örnekler de yok değil, ama bana sorarsanız kalıcı ve sürekli bir politika haline gelmeli en kısa sürede.
Belki de çocukça bir hayal benimkisi, siz ne dersiniz?
Sevgiyle…
İbrahim
Bu konuda Google’da rastladığım farklı birkaç örnek:
Geri bildirim: Yaşama Sanatı