Serseri Sürücü
Trafikte araba kullanan insanları biraz yakından izleyin. Şoför arabayı hangi hızda kullanırsa kullansın, kendisinden hızlı kullananların neredeyse tamamı onun için serseri.
Aynı şekilde tam tersi kendisinden daha yavaş gidenler ise acemi.
Örneğin, sürücü 70 km hızla gidiyor, arkasından 82 km ile gelen sürücü sellektör yapıp yol isterse tepki; acelen ne kardeşim, biraz yavaş git!
Aynı sürücünün önünde 60 km hızla giden başka bir sürücü varsa, bu sefer de tepki; yürü be kardeşim, acemi misin?!
Bu 90 km giden için de böyle, 120 km ile giden için de aynı genelde.
Kendimize göre insanları sınıflandırıyor, etiketliyoruz.
Sosyal medyayı izleyin, çevrenize bakın, aileniz, yakınlarınız, arkadaşlarınızı gözlemleyin.
Bu durum iş hayamızda, günlük hayatımızda da geçerli aslında.
Bizim düşündüğümüz gibi düşünmeyenler, davrandığımız gibi davranmayanlar ya hain, ya cahil, ya da muhatabımız değil…
Tıpkı trafikteki gibi, yine kendimize göre…
Sanırım bu bakış açımızı gözden geçirmeliyiz.
Kim acemi, kim hain, kim serseri, kim cahil?…
Ve neden hemen etiketleyip, genelliyoruz.
Sanırım böylesi kolayımıza geliyor.
Aslında bu konu, toplumsal bir çok davranış biçimimizden, tüketim alışkanlarımızın reklamlar aracılığı ile dönüştürülmesine kadar bir çok farklı alanda hayatımıza etki ediyor.
Konuyu daha derinlemesine araştırmak isteyenler için : Durkheim’ın ‘sosyal yoğunluk arttıkça, moral yoğunluk azalır’ varsayımından yola çıkan ve daha sonra “etiketleme teorisi / identification theory / labelling theory” ile ele alınan suçlama ve cezalandırmalara yönelik araştırmaları tavsiye edebilirim.
Yine zihin algısı (mind perception) olarak tanımlanan, başkalarının düşünce ve eylemlerini anlama çabalarını ve şekillerini içeren ana başlıkları incelemelerini de önerebilirim.
İbrahim