Hastane Penceresi

Yıllar önce duyduğum bir hikayeyi konu alan kısa filme internette rastlayınca, onu sizlerle de paylaşmak istedim. Hikaye, aynı hastane odasında yatan iki hasta arasında geçen diyalog üzerine kuruludur.

Benim bildiğim hikayenin Türkçe ya da “bizdeki” versiyonu biraz daha dramatiktir;

Aynı odada yan yana yatan iki kalp hastası vardır. Yataklardan biri pencere kenarında, diğeri duvar dibindedir…

Pencere kenarında yatan hasta sabahtan akşama kadar, pencereden dışarıya bakıp seyrettiklerini duvar dibinde bir şey görmeyen, aynı kaderi paylaşan hasta arkadaşına anlatır ve her anlatımında;




“Hava güneşli, karşımızda bir park var  ve orada çocuklar neşeyle oyunlar oynuyorlar. Park yemyeşil, kuşlar, çiçekler ve ağaçlarla dolu.”  şeklinde güzel bir tabloyu ortaya koyar.

İki hastanın diyaloğu böyle her gün sürüp giderken, pencere kenarında yatan hasta yeni bir kalp krizi geçirir… Duvar dibindeki düğmeye bassa doktoru çağırabilir ve belki de arkadaşı kurtulabilir. Ama onun aklı pencere kenarındaki yataktadır. Arkadaşı ölürse pencere kenarı boşalacak ve kendisi o yatağa geçerek pencereden o güzel manzarayı izleyebilecektir.

Sonuçta duvar dibinde yatan hasta düğmeye basmaz ve arkadaşı ölür. Ertesi gün duvar dibindeki hastayı yatağından pencere kenarındaki yatağa taşırlar, beklediği an gelmiştir artık.

Yattığı yerde, pencereden dışarıya bakar…

Ancak dışarıda gördüğü sadece bir duvardır…

Hikaye böyle bitmektedir. Ancak aşağıdaki video biraz daha farklı kurgulanmış. İsterseniz devam etmeden önce kısa filme bir göz atalım.

Görüldüğü gibi hikayede hastalar arasında ilk versiyondaki tarzda bir rekabet ya da fesatlık yok, bilakis kurgu daha çok “pozitif bakış açısını” ön plana çıkartıyor. Hikayelerin pazarlama iletişimi açısından bir analizi de yapılabilir belki. Ancak konuyu dağıtmak istemiyorum.

Benim dikkat çekmek istediğim nokta daha çok hastanın moralinin, kendisi ile iletişime geçen diğer hastalar, hasta yakınları ya da hastane çalışanlarının farklı tarzdaki yaklaşımlarına göre etkileneceği ve farklılaşabileceği…

Özellikle hastanede uzun süre yatmak zorunda kalan hastalar açısından bu durum ve etkileşim çok daha hassas hale gelebilmekte…




Bu anlamda kendi hastamız ya da başka bir hastanın yanında; çalışan, ziyaretçi, refakatçi ya da hasta olarak herhangi bir şekilde yer aldığımızda kullandığımız dil, söylem ve cümlelere daha çok dikkat etmemiz gerektiğini vurgulamak gerekiyor.

Hasta odaları sadece fiziksel unsurları ile değil, odaya giren çıkan insanların yarattıkları atmosfer açısından ayrıca ele alınması gereken alanlar.

Kısa filmi bu gözle tekrar izleyerek sizlerin de konu ile ilgili yorumlarınızı bekliyor, sağlıkla kalmanızı diliyorum…

İbrahim H. KAYRAL

@ikayral

Bir yanıt yazın